Müslümanlar olarak modern dünyayla karşılaşma sürecinde iki tercihle karşı karşıya kaldık: 1- Kendimizi seküler yaşam biçiminin ve modernizmin “akıntısına bırakma” 2- İslamî bir yaşam biçimi üzerinde yeniden düşünmek ve onu yeniden diriltmek… Biz, “tüm zorluğuna rağmen” akıntıya kapılmamaya, O’na karşı durmaya çağırıyoruz ! Söz konusu olan akıntı düşünsel ve yaşamsal bir akıntıdır. Bu akıntıya karşı sağlam bir dayanağa ihtiyacımız olduğunun bilincindeyiz. Bu amaç doğrultusunda; bilgi, birikim ve tecrübeleri açığa çıkaracak çalışmaların her zamankinden daha önemli olduğunu görmekteyiz…
İçinde vâr olduğumuz şartlara nüfuz ve etki etmeye çalışıp, kuşatıcı ve keskin bir bakışın peşinde olacak, bu bakış ve ileri görüşle sömürüye alet olmayacak ‘fikrî güce’ erişme gayretinde olacağız. Düşüncenin farklılık zemininde yeşerip büyüyeceğinin bilincindeyiz.İşte bunun için yüzümüzü akleden her insanın “ mecburi yönü olan “hakikate; vahye çevirip ona uyma çabasında olacağız. Okuyacak, tartışacak, soru soracak ve hep birlikte sorulara yanıt arayacağız. Hakkı ve sabrı tavsiye edecek, soru ve sorunlarımıza omuz vereceğiz.